1-Lore/Savaşın Gölgesinde – 2012
Almanya’da İkinci Dünya Savaşı sonrasında Nazi birlikleri etkinliklerini sonlandırmıştır. Almanya artık birbirlerine anlaşma ile bağlı olan kuvvetlerin himayesi altına girmiştir. Lore, her şeyden habersiz olmasına rağmen, anne ve babasının yaşadıkları yeri terk etme üzerine tartıştıklarını duymuş, babasını kimi belgelerini ateşe verirken görmüştür. Sanırım artık evlerini terk etmek zorundadırlar. Nazi kuvvetlerine inanan anne ve babası karşıt güçler tarafından tutuklanır. Lore ve dört küçük kardeşi bu acımasız atmosferde yapayalnız kalırlar. Hamburg’ta yaşayan büyük annesinin yanına doğru genç kız kardeşlerini de yanına alarak yola çıkar. Hamburg’a doğru çıktıkları bu yolda onlar için pekte tekin bir yol değildir. Genç kız kendilerini korumak için gizemli bir Yadudi’yle işbirliği yapmak zorundadır.
2-Idi i Simotri/Gel ve Gör – 1985
İkinci Dünya Savaşı’nın en karanlık dönemlerinden birinde, Alman işgali altındaki küçük bir Belarus kasabasındayız. Naziler tüm yahudi köyleri yerle bir edip yerli halkı acımasızca katlederken 13 yaşındaki Florya sahip olduğu tek şeyi, annesini bırakıp Sovyet partizanların güçlerine katılır. Partizanlar Almanlar’a karşı savaşmaya gittiklerinde küçük Florya, Glascha isimli bir kızla arkadaş olur. Bu sevimli dostluk esnasında Florya kendi köyünün adım adım yok oluşuna şahit olur. Savaş bir kez daha acımasızlığını kanıtlayıp insan hayatının ne derece ucuz olduğunu su yüzüne çıkarırken, suçsuz siviller bir kez daha hiç uğruna kaybeden tarafta olurlar.
3-Hotoru no Haka/Ateşböceklerinin Mezarı – 1988
II. Dünya Savaşı henüz sona ermiş, Japonya onur kırıcı bir şekilde teslim olmaya zorlanmıştır. Aynı günlerde Seita isimli delikanlı bir tren istasyonunda yere uzanmış son nefesini vermektedir. Seita yaşadıklarını hatırlar. O ve küçük kardeşi Setsuko, savaş başladığında Kobe’de yaşamaktadırlar. Anneleri Amerikan bombardımında öldüğünde, babaları da donanmada denizci olduğu için teyzelerinin yanına gönderilirler.
4-The Boy in the Striped Pyjamas/Çizgili Pijamalı Çocuk – 2008
2. Dünya Savaşı’nın kara günlerinde, arkadaş olmaya çalışan iki çocuğun hikayesi. 8 yaşındaki Bruno ailesiyle Berlin’den ayrılır ve Polonya’da yaşamaya başlar. Babasının işi için taşındıkları bu yerde bir de arkadaş edinir. Arkadaşı tellerin arkasında kalan bir Yahudi’dir. Bruno’nun yaşadığı yer, 1.5 milyon Yahudi’nin öldürüldüğü Auschwitz toplama ve yoketme kampının bitişiğindedir. Oğlunun tellerin ardında yaşananlarla ilgili gerçeği öğreniceğinden kaygılanan Bruno’nun annesiyse oğlunu bu ”arkadaş”lıktan korumaya çalışır. John Boyne’un dünya çapında güzel eleştiriler alan aynı adlı romanından uyarlanan film, tarihin acıyla dolu anısını küçük bir çocuğun gözünden hatırlatarak, masumiyet ve insanlık dehşetini zarif bir dille beyazperdeye yansıtıyor.
5-120 – 2008
Balkan Savaşları henüz bitmiş, sefalet içinde bir ülke var olma mücadelesi vermektedir. Toprakların büyük bir kısmı kaybedilmiş ve akabinde 1. Dünya Savaşı patlak vermiştir. Bu savaş günlerinde varlığının çoğunu vatan savunması için veren Van halkı da mücadele içindedir. Fakat bu mücadele Taşnak çetelerine karşı da yürütülür. Savaşa cephane göndermek için sıradışı bir yöntem seçilecek ve acılı bu günler bağımsızlık mücadelemizde tarihe adını yazdıracaktır. Van’da yaşanan bir olaydan tarihsel alıntı yapılarak çekilen film, son derece dramatik ve kahramanlık dolu bir hikayeyi aktarıyor.
6-Lord of the Flies/Sineklerin Tanrısı – 1990
Uçakta yolculuk eden tüm yetişkinlerin hayatlarını kaybetmesiyle sonuçlanan bir kazadan kurtulmayı başaran bir grup küçük çocuk, kendilerini buldukları ıssız adada yaşam savaşı vermeye başlarlar. Ancak bu durumda bile ayrılıklar söz konusudur. İkiye ayrılan grup iki farklı lider tarafından yönetilir. Her iki grubun amacı da farklıdır. Bir taraf eğlencesine bakarken diğer taraf hayatta kalmak için çözümler aramaktadır. İki grup lideri arasında başlayan çekişme zamanla büyük bir rekabete dönüşür ve işler korkunç bir noktaya sürüklenir. Nobel ödüllü William Golding’ romanından uyarlanan bu film insanoğlunun içgüdülerine yapılan sıradışı bir yolculuk niteliğinde. Lord of the Flies – Sineklerin Tanrısı 720P görüntü kalitesinde altyazılı izle meniz için sizlerle..
7-Lakposhtha Parvaz Mikonand/Kaplumbağalar da Uçar – 2004
Kürdistan’da Amerika’nın işgal ettiği bir Kürt mülteci kampında, yaşıtlarından çok daha kötü şartlar altında hayatla mücadele eden, hiç çocukluğunu yaşayamamış gençlerin hikayesi anlatılıyor.
Agrin ise aynı kampta yaşamakta olan, 14 yaşında bir annedir. Onun için Saran’ın ona duyduğu platonik aşkın da, hayatta kalmanın da artık pek bir önemi yoktur. Yaşamın tüm ağırlığını omuzlarında hisseden Agrin için ölmek belki de en mantıklı çözüm yoludur.
Abbas Kiorastrami’nin asistanı diye tanıdığımız yetenekli usta Bahman Ghobadi’den bol ödüllü bir film. Orijinal adı “Lakposhtha Hâm Parvaz Mikonand” olan ve 52. San Sebastian Film Festivali’nde En İyi Film seçilen Kaplumbağalar da Uçar, En İyi Senaryo dalında Jüri Özel Ödülü’nü aldı ve Berlin Film Festivali’nden de Barış Ödülü ile döndü.
8-El Espiritu de Colmena/Arı Kovanının Ruhu – 1973
Yıl 1940, İspanya İç Savaşı bittikten hemen sonraki yıl. Ana, sekiz yaşındadır ve bir Kastilya köyünde yaşamaktadır. Köy savaştan pek yara almamasına karşın, savaş sonrası etkiler hissedilmektedir ve köylüler Frankocu baskının altında ezilmektedirler. Ana’nın annesi düşsel bir sevgili ile düşsel bir dünyayı paylaşmaktadır; babası bir arı kovanına bakmakta ve “Arı Kovanının Ruhu” adını verdiği bir çalışma içinde var olmak üzerine kafa yormaktadır. 1931 versiyonu Frankenstein filmini izledikten sonra Ana canavarı düşünüp durmaya başlar ve her gün, on yaşındaki ablası Isabel’in canavarın orada olabileceğini söylediği eski bir eve uğrar. Ve sonunda eski eve gizlenen kaçak bir mahkum canavarın yerini alır. Ama mahkum öldürüldüğü halde, Ana düş gücünün yönlendirmesiyle, canavarın ruhunun var olduğu düşüncesine sıkı sıkıya tutunmuştur.
9-Empire of the Sun/Güneş İmparatorluğu – 1987
Jim Graham, ailesiyle birlikte Şanghay’da iyi koşullarda bir yaşam sürmektedir. Fakat İkinci Dünya Savaşı’nın bütün dünyayı saran ateşinden Şanghay da kurtulamaz ve Japonya tarafından işgal edilir.
İşgal sonucu değişen bütün hayatlar gibi, Jim ve ailesi için de herşey altüst olur. Anne ve babasından koparılarak Japonya’daki bir toplama kampına götürülen Jim, sahip olduğu müthiş hayal gücüyle yaşadığı korkunç ortamı, bir maceranın parçası haline getirmeye çalışır ama koşulların sertliği, Jim’in hayal gücünün bile başa çıkamayacağı kadar keskindir.
Steven Spielberg’in, J.G. Ballard’ın yarı otobiyografik romanından uyarlayarak çektiği Güneş İmparatorluğu’ndaChristian Bale, on üç yaşındaki haliyle izleyici karşısında. İleriki yıllarda şekillenecek başarılı kariyerin ilk sinyallerinin bu filmde yoğun bir şekilde hissedildiğini söylemek mümkün.
10-The Children of Huang Shi – 2008
Jonathan Rhys Meyers, 60 çocuk ile birlikte dağları aşan George Hogg’u canlandırıyor. The Tudors’ın Kral Henry’si Jonathan Rhys Meyers, The Children of Huang Shi’de bir kez daha bir dönem filminin içinde buluyor kendini. Bu kez 1938’e, Japonya’nın işgali altındaki Çin’e gidiyoruz. Meyers’ın canlandırdığı İngiliz gazeteci George Hogg, bir Kızıl Haç görevlisi gibi davranarak Çin’e ulaşıyor ve orada yaşananları fotoğraflarken Japon askerler tarafından yakalanıyor. İdam edilmek üzereyken, Çinli bir komünist tarafından kurtarılıyor. İkili arasında kurulan dostluk, Hogg’un daha sonra 60 yetim çocuk ile çıkacağı zorlu yolculuğa önayak oluyor. Film, Hogg’un gerçek yaşam hikayesine dayanıyor. The Children of Huang Shi – Escape from Huang Shi – İpek Yolu Çocukları 720P görüntü kalitesinde altyazılı izle meniz için sizlerle..