Çağımız, fantastik filmler çağı. Ancak formüle edilmiş senaryolar, yeşil perdede oyuncularına milyonlar akıtılmış vasat altı kahraman filmleri pek de hayalleri güçlendirecek ‘derinlikte’ değil. Eskiden imkanlar kısıtlı olsa da hayal gücü yüksek sinemacılar enfes işlere imza attılar. İşte izleyenin hayal dünyasını zenginleştirecek, ilham verecek 10 güzel film. Eklemek istediğinizi yorum kısmına yazabilirsiniz.
Bir Endülüs Köpeği (1929) Un chien andalou IMDb 7.8
Bir Endülüs Köpeği, Fransızca orijinal ismi Un Chien Andalou deneysel sinemanın ilk örneği kabul edilir. Ünlü İspanyol ressam Salvador Dali ve İspanyol yazar ve yönetmen Luis Buñuel’in gördükleri bazı rüyaları birbirlerine anlatmaları filme esin kaynağı olmuştur. 1928 yılında Fransa’da Luis Buñuel ve Salvador Dali tarafından hazırlanmış ve 1929 yılında Paris’te çekilmiştir. Filmde bilediği ustura ile bir kadının gözünü ikiye ayıran adam ile bir bulutun Ay’ı kesmesi ilişkilendirilmiştir. Buna benzer avucunun içinde karıncalar dolaşan adam gibi, rüya olduğu bilinen sahnelerin yanı sıra, mantıklı açıklamasının olmadığını düşündürebilecek onlarca sahne de mevcuttur.
____
Düşler (1990) Dreams IMDb 7.8
“Düşler” farklı hikayelerin anlatıldığı, birbirinden bağımsız sekiz kısa filmden oluşuyor. “Sunshine Through The Rain”, ailesi tarafından dışarı çıkması yasaklanan bir çocuğun, toplum tarafından kutsal sayılan bir günde yaşadıklarını anlatıyor. “The Peach Orchard”, insanoğlunun doğaya müdahelesinin yol açtığı sonuçları vurgularken, “The Blizzard”la bir dağda mahsur kalan insanların dramını perdeye yansıtıyor. “The Tunnel”, ölümlerinden sorumlu olduğu ölü askerleri bir tünel çıkışında gören adamın dramını anlatıyor… “Crows”, ünlü ressam Vincent Van Gogh’un yaşadığı bölgeye ve sanatına dair bir çalışma.. Güneşli bir yaz gününde yaşananları “Village of the Watermills” ile anlatan Kurosawa, son iki bölümde (“Mount Fuji in Red” ve “The Weeping Demon”) nükleer tehlikenin insanlık üzerindeki etkilerini araştırıyor..
____
Solaris (1972) IMDb 8.1
Belirgin bir bilince sahip bir gezegendir Solaris. Oraya gelen dünya insanlarının zihinleri ile oynamak ise en büyük gücü ve yeteneğidir. İnsanların bilinçaltına süzülüp oraya müdahele ederek, hafızalarındaki şeyleri maddeleştirir. Burada olanları araştırmakla görevli olarak ilgili üsse gönderilen kişi de gezegenin gücünden payını alacaktır şüphesiz. Böylesi bir gizemle büyülenirken kendi geçmişi ile burun buruna gelecektir. Tarkovski’nin üzerinde çok durulan bu çalışması, bazı yerlerde Kubrick’in 2001’ine Rusya’nın verdiği yanıtı olarak değerlendirilmektedir. Ancak genel olarak bağımsız bir çalışmadır. Hatta bir roman uyarlaması olduğu halde özgünlüğünü koruduğu söylenebilir.
____
Arı Kovanı’nın Ruhu (1973) El espíritu de la colmena IMDb 8.0
İspanya’nın küçük kasabasında yaşayan Isabella ve Ana iki genç kız kardeştir. Bir gün kasabalarına gelen gezici bir film gösteriminde Frankeştayn filmini izlerler. Filmden çok etkilenen Isabelle küçük kız kardeşine daha önce canavar gördüğünü anlatır. Kardeşini terk edilmiş bir ahıra götürür ve canavarın orada yaşadığını söyler. Ana yaratık bulmayı saplantı haline getirir ve düzenli olarak ahırı ziyaret eder, her zaman boş olarak bulur. Ana bir gün ahırda kaçak bir mahkûm bulur ve bu adamın filmdeki canavar olduğuna inanır. Başrollerini Ana Torrent ve Isabel Tellería’nın paylaştığı yapımın yönetmenliği ise Víctor Erice’e emanet.
____
Geçen Yıl Marienbad’da (1961) L’année dernière à Marienbad IMDb 7.9
Büyük ve eski tarz bir lüks otelde, bir yabancı (Giorgio Albertazzi) evli bir kadını kendisiyle kaçması için ikna etmek ister. Ancak kadın (Delphine Seyrig) yabancıyla bir önceki sene Marienbad’da yaşadıklarını hatırlamamaktadır. Alain Resnais’nin bu filmi Venedik Film Festivali’nde Altın Aslan kazanmış ve dünya çapında eleştirmenlerin övgüleriyle karşılanmıştır.
____
Rüya Bilmecesi (2006) La science des rêves IMDb 7.3
Ya rüyalar artık gerçek olursa? Kendi dünyasında yaşayamayı seven utangaç Stephane, Paris’te ufak bir apartman dairesinde yaşamaktadır. Yan dairesine taşınan Stephanie’ye aşık olmaya başladığını farkedince duygularını nasıl kontrol etmesi gerektiğini bilemez. Hayal dünyası o denli geniştir ki, bir süre sonra rüyalarındaki olayları kendi amaçları için kullanabilmeyi başarır.
Bir noktadan sonra rüyalar ile gerçeklerin birbirine karışması, Stephane’ın gerçekleri kavrayabilmesini zorlaştıracaktır. Stephanie, kendisini reddetmiştir. Ama acaba gerçekten de reddetmiş midir, yoksa her şey, bir rüyadan mı ibaretir? Gerçeklerden duyduğu tatminsizlikten ötürü, rüyalarında yarattıklarıyla tatmin olmaya çalışan Stephane için yaşadığı hayatı algılamak oldukça zorlaşır.
2004 yılının en beğenilen filmlerinden biri olan ve çok kısa bir sürede, pek çok sinemasever ve eleştirmen tarafından kült film statüsüne yükseltilen Sil Baştan filminin yönetmeni Michel Gondry’nin yazıp yönettiği film, son dönemin yıldızı hızla parlayan oyuncularından Gael García Bernal’ın performansıyla da, ayrı bir dikkat çekiyor.
___
Sorun Yaratan Adam (2006) Den brysomme mannen IMDb 7.4
40 yaşındaki Andreas, kendini garip bir şehirde bulur. Oranın neresi olduğu veya nasıl geldiği hakkında en ufak bir fikri yoktur. Bir işi, evi ve karısı vardır. Bir şeylerin yanlış gittiğinin farkına varan Andreas, şehirden kaçmaya çalışır fakat herhangi bir çıkış yolu yoktur.
Hugo isminde bir adamla tanışınca onun kaçmasına yardım edebileceğini düşünür. Öteki dünyaya kaçmak için ufak da olsa bir ışık doğunca, Andreas bu şansını sonuna kadar kullanmaya karar verir.
İlk gösterimi Cannes Film Festivali’nde yapılan Sorun Yaratan Adam, son dönemde Norveç’ten çıkan en ilginç yapımlardan biri.
____
Hayat Ağacı (2011) The Tree of Life IMDb 6.8
1950’li yıllarda, Orta Batılı bir aileyi merkezine alan film ailenin en büyük oğlu Jack’in, çocukluk masumiyetinin kaybolmasından başlayarak buruk bir yetişkinlik evresine geçişini konu alıyor. Tam bu geçiş sürecinde de babası (Brad Pitt) ile yaşadığı çalkantılı baba-oğul ilişkisi, öykünün merkezine oturuyor. Jack’in olgunluk hali (Sean Penn) artık modern çağda yolunu yitirmiş bir bireydir. Kaderin varlığını ve çıkmazlarını sorgularken, diğer yandan yaşamın anlamını bulmaya çalışır…
Terrence Malick’in 2011 Cannes Film Festivali’nde eleştirmenleri ikiye bölen son filmi Hayat Ağacı, yönetmenin baştan aşağıya imzasını taşıyan bir yapıt. Başrollerde Brad Pitt, Sean Penn ve Jessica Chastain yer alırken, filmin teknik ekibi de özellikle göze çarpıyor.
4 kez Oscar adayı olan görüntü yönetmeni Emmanuel Lubezki, başka bir Brad Pitt filmi olan benjamin Button’ın Tuhaf Hikayesi’ndeki kostüm çalışmasıyla Oscar adaylığı olan Jacqueline West ve yaptığı film müzikleriyle 3 ayrı filmle (The Curious Case Of Benjamın Button, The Queen ve The King’s Speech) Oscar adaylığı olan Alexandre Desplat yapım ekibinde göz çarpan isimler.
___
Sekiz Buçuk (1963) 8½ IMDb 8.1
Dünyaca tanınmış İtalyan yönetmen Guido Anselmi, yaratıcı ve kişisel bir krizin tam ortasındadır. Yeni filmi için aynı anda birkaç proje üzerinde çalışmakta, fakat çocukluk anıları ve cinsel fantezileri onu rahat bırakmamaktadır. Yönetmen yaşamına bir türlü bir anlam verememekte ve yeni filmine başlayamamaktadır.
Kaçınılmaz olarak içine kapanarak yaşamdaki gelişmesine katkıda bulunan olayları değerlendirir: çocukluğu, kilise, ailesiyle ilişkileri, yaşamına giren kadınlar, ve bunların her birine eşlik eden türlü karabasanlar. Belki de yeni filminin malzemesini bunlar oluşturmalıdır. Guido, işinin saçmalığı, sanat ve karşı cinsle olan ilişkileri ve insanın varoluşunun anlamı üzerinde düşünmeye başlar.
____
Ruhların Kaçışı (2001) Sen to Chihiro no Kamikakushi IMDb 8.6
Chihiro, hoşuna gitmeyen durumlardan sesli bir şekilde şikayet etmekten çekinmeyen, biraz huysuz, az biraz da sabırsız, hırçın bir kızdır. Henüz 10 yaşında olan küçük kız, babasının iş değiştirmesiyle verilen taşınma kararına itaat etmek zorunda olduğunu bilse de her fırsatta anne ve babasını vazgeçirmeye çalışmaktan da geri durmaz. Yeni evlerine ulaşmak için uzun yolar kateden üçlü, önlerine çıkan tuhaf bir cisimle yolculuklarına ara verirler ve etrafın güzelliğine kapılarak ilerlemeye başlarlar. Karanlık ve ürkütücü bir mağaradan geçen Chihiro ve ailesi, geçidin sonunda cennet gibi güzel bir manzarayla karşılaşırlar. Chihiro’nun korkmasına rağmen daha da ilerleyen aile üyeleri, kasabaya benzeyen bir yere girerler ve etraftaki tuhaf evleri, dükkanları incelemeye başlarlar.
Gördükleri ilk restorana giren anne ve baba, restoranda tek bir insanın bile olmayışına aldırmaksızın karınlarını doyururlar. Chihiro’nun inatla yemeyi reddettiği yemekler, anne vebabasını birer domuza dönüştürmeden küçük kız, ürkünç ve gizemli kasabayı gezmeye karar verir. Ancak, çok geçmeden kasabanın gerçek yüzü Chihiro’ya görünür ve genç kız, birer domuza dönüşen anne ve babasından ayrı bu korkunç yerde mahsur kalır. Ruhlarla dolu bu hayalet kasabada akla gelmedik tehlikelerle yüz yüze gelecek olan genç kızın önce ismini, sonra geçmişini çekip almaya çalışacak olan bu tuhaf varlıklar, dünyanın yegane nimetinden, ‘sevgi’ kavramından uzak durmak için ellerinden geleni yapacaklardır. Kaynak: Taste of Cinema
___